top of page

Büyüklere mi Özen Gösterelim? Yoksa Geleceğimiz Olan Çocuklara mı?

Güncelleme tarihi: 23 May 2021

Üniversitede; Davranış Bozuklukları Dersinin Öğretmeni rahmetli hocamız Prof. Dr Yadigar Kılıççı; burslu eğitim görmek için gittiği Amerika’da yaşadığı bir olayı anlatmıştı. Amerika’da markette, alişveriş yaparken Amerikalı yaşlı insanların, kedi-köpek maması aldığını görmüş. Kasiyere demiş ki ‘ Amerikalı yaşlılar ne kadar çok kedi-köpek seviyor, çok miktarda mama alıyorlar’. Kasiyerde demiş ki, ‘ Amerika’da yaşlıların gelir düzeyi düşük, protein alacak paraları yok, protein değeri yüksek olan mama ile beslenirler’ demiş. Öğretmenimiz o sıra çok vicdan azabı çekmiş ve kendisi de Amerikan Bursu ile okuduğu için demişti ki; ’ Amerikan Hükümeti dünyanın dört bir tarafından öğrencilere burs vermekte ve kendi yaşlısına iyi besleneceği kadar ücret ödememekte’.

Hocamıza bir öğretim üyesi arkadaşı demiş ki ,bizim ülkemizde doğmak, büyümek sizin ülkenizde yaşlanıp, ölmek varmış’ demiş. Amerika’da yaşlı annesi babası, fakirlik içinde yaşarken, kızı lüks içinde yaşayabiliyormuş. Buradan şöyle bir sonuç çıkmakta. Bizim ülkemizde genelde yaşlı insanlara saygı, hürmet, bakım, özen oldukça iyi ancak çocuklara yeterli özen gösterilmiyor. Acaba ülkemizin büyük çoğunluğunda, çocuk istismarı- ihmali mi yaşanıyor?

Ders kitaplarında okumuştum. Doğu illerinde bir genç, inşaat mühendisi oluyor müteahhitliğe başlıyor. Malzeme almaya gittiği zaman babasını ve dedesini de götürüyor. Mühendis ne alacağına kendisi karar veriyor. Malzeme satılan mağazadan çıkıp, arabanın içinde oturan, dedeye sormaya geliyor. Dede de torununun söylediklerini tekrarlıyor. Aslında konuyla alakalı herşeyi bilen genç mühendis, sırf saygıdan dededen onay alıyor.

Dünya Sağlık Örgütü; çocuk ihmalini yada istismarını şöyle tanımlamakta; 18 yaş altındaki çocukların yada ergenlerin fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı gelişmeleri için temel olan beslenme, korunma, sevgi, gözetim, eğitim ,yol gösterme gibi gereksinimlerin kendilerine bakıp onları gözetmekle yükümlü kişilerce yeterince karşılanmaması.

Çocuk ihmali konusu çok geniş bir konudur. İşsiz, yoksul, madde kullanan, alkolik, tek ebeveyn, zihinsel engelli ebeveyn, ruhsal sorunları olan anne-baba ile yaşayan çocukların anne, babası ve çevresi tarafından, ihtiyaçlarının karşılanmaması, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, taciz gibi benzer olaylar yaşama ihtimalleri yüksektir. Sorunun kaynağı bellidir. O sorunu da gidermek öyle kolay değildir. Çocuğun hayatında sorun olan kişinin değişmeye istekli, bir çok kurum, kuruluş , psikiyatris, sosyal hizmet uzmanı ve psikolojik danışman ile ekip halinde çalışmalıdır.

Yukarıdaki konu çok geniştir. İçinden onlarca konu çıkar. Ancak ülkemizde çocuk istismarı köylerde ve şehirlerde yaşanmaktadır. Çocukların kasları gelişir gelişmez tarımda üretime katılmakta, uykusuz bırakılmakta ve boyları yeterince uzayamamaktadır. Bazı annelerde çocuklarına ev işi yaptırmakta, çocuğun okuldan geldikten sonra iş yapmasını beklemekte, hatta kardeşlerine baktırmaktadır. Çocuğunu köleleştirmektedir. Çocuğa yeterince harçlık vermemek, canının çektiği yemekleri yapmamak, değer vermemek çocuk ihmalidir. Boş zamanlarında ne kadar iyi ata olduklarını dile getirirler. Çocukları koşulsuz şartsız kendilerinin ve büyüklerin istediklerini yapmasını ve saygılı davranmasını isterler. Unutulan bir şey var. Size hayır demeyen dışarıdakilere de hayır diyemeyecektir. Bazı aileler çocuklarını motive etmek ve çocuklarının kendilerine çeki düzen vermeleri için, çocuklarının eğitim masraflarını sürekli dile getirirler, ne kadar zor şartlarda temin ettiklerini söylerler. İsterler ki; çocuk bunları duyacak kendine çeki düzen verecek ve çok başarılı olacak. Boşuna, bu çocukta

başarı yaratmaz ancak travma yaratır. Çocuk korkar bu sözleri defalarca ağlayarak anlatır öğretmenlerine. Başarı nazlıdır, huzurlu ve sevgi dolu çalışma ortamlarında ortaya çıkar. Bu ortamlarda, bazı çocuklar başarısız olur bazıları da akıllı, becerikli ve yeteneklidir. Bütün olumsuzlukları yener ve iyi bir hayat kurup kendisine hiç de iyi hayat yaşatmadığı ailesini rahat ettirmek için uğraşır ve ailesinin yaşattıklarını da asla unutmaz. Aile çocuğuna karşı mahçup ve utanç içinde, eski yaptığı zalimlikleri düşünür. Karı-koca birbirini suçlar. Dün, şımarır diye adam yerine koymadığı çocuğu, kendine ve onlara bile yetebilmektedir. Yukarıda anlattığım ülkemizde yaşanan çocuk ihmali, bizim gelenek-göreneklerimizden ve yanlış bildiklerimizden ortaya çıkmaktadır. Aile isterse bu ihmali yaşatmayabilir çocuğa. Çocuklar için yapılmayan hizmetler, genç yaşta anne-babayı rahata eriştirmekte -peki ya yaşlandığında göstermediklerini görmek istemeleri- ve hizmet daha büyüklere gitmektedir. Bazı elli yaşında olan anne babalar; çocuklarını evlendirince çocuklarıyla birlikte oturmayı düşünmekte kendisine göre onlar artık yaşlıdır. Onlara gelini, oğlu, kızı, damadı bakacaktır. Oysa Dr Mehmet Öz ; ‘Sürekli hareket edin diyor’ ancak yeni aile kuranların, yapacakları o kadar işleri vardır ki… Toplumda çok fedakar, çalışkan, kültürlü, sevecen, temiz kalpli, dengeli, uyumlu, sorumluluk sahibi anne-babalar da var. Bencil, uyumsuz, sorumsuz, tembel, dengesiz anne-babalar da var. Biz bu vasıfları sorgulamıyoruz. Ben anayım, ben atayım diye yukarıdaki iyi sıfatları herkes giyip, kendine yakıştırabiliyor... Bunları sorgulamak niye tabu?

85 yaşında bir anne, 60 yaşındaki oğluna çocukken çok ekonomik sıkıntı çektiklerini, yumurta satıp oğluna pantolon aldığını anlatmaktaydı. Özgüveni yüksek olan oğlu ‘Keşke ben senin değil, daha varlıklı ve kültürlü bir ananın oğlu olsaydım’ dedi. Oğlu haklıydı. Ekonomik sıkıntı yaşadıkları doğru değildi. İstedikleri zaman tarla satıp rahat bir yaşam sürmüşlerdi. Kadın yaşlılık günlerinde daha rahat yaşamak için duygu sömürüsü yapmaktaydı. İnsan psikolojisinin zamanla bozulduğu, bir gerçektir. Bazı yaşlıların beyin işlevlerinde hiç bozulma olmamakta bazılarında ise istifçilik, bencillik, cimrilik, doyumsuzluk vb. davranışlar görülmektedir. Bazı olumlu özelliklere sahip yaşlılar çocuklarının kısa sürede gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar ancak bu her yaşlı birey için geçerli değildir. Çocuklarının yaşantısını cehenneme çeviren insanlar da vardır.

Çocuklara sürekli şu söylenir, ‘ Size göre ne var, ekmek elden su gölden’. Onların hayatlarının çok kolay olduğu sanılır. Aslında çocukluk ve gençlik çok zordur... Kendisi seviliyor mu? Güleryüz gösteren var mı? Onu öğretmenleri seviyor mu? Bir öğretmeni ile arası iyi olmayabilir. Ortada ne olacağı belirsiz bir hayat vardır. Herkes bilir ki en zor çocukluk ve gençliktir. Benim görüştüğüm bazı öğrenciler ailesinin yaşam tarzını, ev düzenini, yemek alışkanlıklarını beğenmemekteler. Aslında konuştukları pek boş laf değildir. Ben eminim ki kendilerine çok güzel hayat kuracaklar.

Her yetişkin kendine bakabilir ve kendini koruyabilir. Bakıma muhtaç yaşlılar, hastalar, özürlüler dışında. Çocuklar ise her zaman bakıma muhtaçtır. Hedef tahtasına ok attığımızda, merkezin üstü de yanlıştır altı da! Önemli olan büyüklere ve çocuklara bakım, özen ve itimada dengeyi tutturmaktır.


Hatice SAĞLAM ÖZDEMİR

21 Mayıs 2021 İSTANBUL

230 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page